Bir 2007 IOF Projesi
Bir 2007 IOF projesi olan, Prof. Dr. Şansın
Tüzün'ün senaryosunu yazdığı ve Dr. Mustafa
Altıoklar'ın yönettiği Osteoporoz konulu
tanıtım filmi
Tanıtım filmini gör
Yaşlanan Kadın ve Ayna
Osteoporoz hasta Derneğinin, osteoporoza
bağlı kırıklara karşı farkındalığı arttırmaya
yönelik filmlerin ikincisi: Yaşlanan kadın ve
Ayna senaryosunu Prof.Dr. Şansın Tüzün'ün
yazdığı filmde Suna Selen oynadı
Tanıtım filmini gör
Osteoporoz; kemik miktarında azalma ve kalitesindeki bozulma nedeniyle ve kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir hale gelmesiyle oluşan bir hastalıktır.
Osteoporoz dünyada en yaygın görülen bir iskelet sistemi hastalığıdır. Osteoporoza bağlı kemik kırıkları giderek önemli bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir.
Osteoporoz çoğu kez farkına varılmadan ilerleyen bir hastalıktır. Yaygın bir deyişle ‘Osteoporoz kemikleri çalan sessiz bir hırsızdır!’ Bu tanımlama osteoporozun kırıklar oluşuncaya kadar hastayı hekime götürecek kadar belirgin bir ağrı oluşturmaması nedeniyle yapılmaktadır. Osteoporoz hastalığı yaygın ağrı yapmaz.
İlk belirtisi, hafif bir düşme ya da çarpmadan sonra bir kemiğin kırılması olabilir. Osteoporoz daha çok omurga, el bileği ve kalçada kırıklara yol açmaktadır. Ancak çok önemli bir ipucu kendinizde fark ettiğiniz "Boy kısalması" dır. Osteoporozlu bir kadının boyu, yaşamı boyunca 15 cm kadar kısalabilir! Bunun nedeni omurlardaki çökme kırıklarıdır. Belli bir yaştan sonra ortaya çıkan kamburluk da omurgadan kemik kaybedildiğinin bir göstergesidir.
Kemik Yapısı Yaşla Birlikte Nasıl Değişir?
Sağlıklı kemik, güçlü, esnek, canlı, yaşam boyunca yenilenen bir dokudur. İskelet yaşam boyunca enine,boyuna ve kütlesel olarak büyür. Özellikle osteoporoz açısından kemiğin kütlesel olarak artması önemlidir. Burada karşımıza doruk kemik kütlesi kavramı çıkıyor.
Doruk Kemik Kütlesi: Kişinin yaşamı boyunca sahip olduğu en yüksek kemik kütlesi düzeyidir. Bunu kemik hazinemiz olarak düşünebiliriz. Kemik hazinemiz doğumdan başlayarak otuzlu yaşlarımıza kadar artar. Bu artışta çocukluk ve ergenlik çağı çok önemlidir. Adölesan çağı denilen 9-17 yaşları arasındaki dönem doruk kemik kütlesini arttırmak için çok önemlidir. Çünkü kemik hazinemizde ne kadar çok kemik biriktirirsek yaşlılıkta uğrayacağımız kemik kaybını o kadar az zararla karşılayabiliriz. Bunun için ne yapabiliriz? Öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki doruk kemik kütlemiz %75 gibi çok büyük bir oranda genetik faktörlerle oluşmaktadır. Bir diğer deyişle kemiğimiz de aileden kalıtımsal olarak geliyor. Ancak bize de yapacak çok iş düşüyor. Kemik hazinemizi çoğaltmak için: doğru beslenme ve yeterli fiziksel aktivite.
Kemik hazinemiz 30-40 yaşlarında doruk noktasına ulaşır. Bu yaşlardan başlayarak, kemik kütlesi yavaş yavaş azalmaya başlar. Yani artık kemik hazinemizden harcamaya başlıyoruz. Yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bu kayıp yılda ortalama %1’dir. Kadınlar yaşamları boyunca, kemik kütlelerinin %30-40’ını, erkekler ise %20-30’unu kaybederler.
Kadınlarda kemik yapısının zayıflaması daha hızlıdır. Kadınlarda, özellikle menopozdan sonra görülen hızlı kemik kaybı, kemik yapısının zayıflamasına ve osteoporozun ortaya çıkmasına neden olabilir. Osteoporoz kadınlarda erkeklerden daha sıktır. Çünkü, kadınlar erkeklere göre daha az kemik kütlesine sahiptir. Üstelik, menopozu takip eden beş yıl içinde hızlı bir şekilde kemik kaybederler. Menopozda östrojen düzeyi düşerek kemik kaybının hızlanmasına neden olur. Ancak osteoporoz kesinlikle bir kadın hastalığı değildir. Erkeklerde de görülmekle beraber kadınlardan yaklaşık bir on yıl kadar daha geç ortaya çıkmaktadır.